332
Genel

Maskenin ardında değişim var

Farkında olmadan hayatımızın, en stresli dönemlerinden birini geçiriyoruz. Göremediği bir düşman karşısında, modern tıbbın vermiş olduğu muazzam savaş ve bu savaş devam ederken, herkesin hayatını idame ettirme çabası.

5 Mayıs 2020

Maskenin ardında değişim var

Aslında kimsenin evde oturmaktan yana bir sıkıntısı yok, sıkıntı evde oturma mecburiyeti. Yani bu kararın kendi irademiz dışında alınmış olması. Her dışarı çıktığımızda yaşanan o sinir harbi, karşıdan gelen biriyle aradaki sosyal mesafeyi koruma çabası, cebimizdeki küçük kolonya şişeleri veya dezenfektanlar ve her eve döndüğümüzde yinelenen “acaba dışardan mikrop kaptım mı?” tedirginliği. Bilecik’te askerlik yaptığım dönemde, bölük komutanımız bir konuşmasında “insanın alışamayacağı, psikolojik veya fizyolojik bir ortam olamaz” demişti. Şu an toplu olarak bu sözün gerçekliğini yaşıyoruz. Bir yandan karantina döneminin bize yüklediği stres, bir yandan sevdiklerimizle, dostlarımızla görüşemiyor olmamız. Diğer yandan bu görüşmeme durumunun zihnimizde gitgide normalleşmesi. COVID-19 bize, kendimizi ve yakın çevremizdekileri daha iyi tanımak için çok değerli bir fırsat da verdi. Bu süreç er ya da geç geçecektir. Uzmanlar 1 Ocak 2021 itibariyle tamamen normal hayatlarımıza döneceğimizi iddia ediyorlar ancak geçirdiğimiz bu sürecin bizde yarattığı psikolojik etkilerinin, bundan çok daha uzun süreceğine inanıyorum.

Yaşamış olduğumuz her kriz anında olduğu gibi, bu krizde de bir önceki krizde rafa kaldırmış olduğumuz dijital kimliklerimiz yeniden ön plana çıktı, hatta bu sefer üzerinde birtakım geliştirmeler yapılarak. İnsanlarla teması minimuma indirmek için market alışverişimiz dahil tüm alışverişi internet üzerinden yapmaya; aile ve arkadaşlarımızla video görüşmeler yapmaya başlandık. Hatta çeşitli mobil uygulamalar üzerinden, toplu arkadaş veya aile buluşmaları organize eder olduk. Her krizde olduğu gibi tüm haberleri anlık olarak sosyal mecralar üzerinde sıkı bir şekilde takip ettik. Ayrıca dezenformasyonun, yaşamakta olduğumuz pandemi kadar tehlikeli bir hastalık olduğu da tekrar idrak ettik. 

Yaşadığımız bu sıkıntılı süreç, iş hayatımızı da temelinden etkiledi. Karantinayla beraber bireylerden başlayan dijital dönüşüm, hızlı bir şekilde iş hayatımıza da yansıdı. Evden çalışma becerilerimizi hızlı bir şekilde geliştirdik, kendimize evde çalışma alanları yarattık, şirket içi ve hatta müşteri toplantılarımızı video konferanslar üzerinde yapar hale geldik. Hatta yapılan bu video konferansların aslında verimli olduklarına şahit olduk. Pandeminin psikolojik etkisinin, pandeminin kendisinden daha uzun bir süre devam edeceğini düşünecek olursak, bundan sonraki süreçlerde, kurumsal kültürlerin de değişip, daha dijital bir hale gelebileceğini öngörebiliriz. 

Endüstri 4.0 dosyası kaldırılmış olduğu raftan indirildi, incelenmek üzere tekrar açıldı. Firmalar robotik üretim araçları ve insansız üretim imkanları konusunda tekrar araştırmalar yapmaya başladı. Böyle bir felaketle ömrümüzün kalanında tekrar karşılaşır mıyız orasını bilemeyiz ancak eminim firmalar böyle bir olasılığı ortadan kaldırmak için, imkanları dahilinde gerekli tüm yatırımları yapacaklardır. Pandemi pek çok sektörü olumsuz şekilde etkilemiş olsa da, bu dönemi büyüyerek geçiren sektörler de var. Amazon firması pandeminin başladığı dönem itibariyle 37 milyar dolarlık bir büyüme gerçekleştirdi. Aynı şekilde internet üzerinden hizmet veren pek çok firma da aynı şekilde çok hızlı bir büyüme kaydetti. Sektörümüz internet üzerinden satışa çok da müsait olan bir sektör değil, ancak geçirdiğimiz bu iki aylık süre içerisinde, firmalar dijital görünürlüklerini artırmanın ne kadar önemli olduğunun yeniden farkına vardılar. Kimse hayat normalleşene kadar, mecbur olmadıkça, yurt dışı seyahat planı yapmayacaktır. Bu sene içerisinde düzenlenmesi planlanan tüm fuar organizasyonları çoktan ileri bir tarihe alındı bile. Ancak fuarlar düzenlenebilecek dahi olsa, insanların fuar ziyaretleri konusunda çekinceleri olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hal böyleyken çok kısa bir süre önce iş hayatımıza hızlı bir giriş yapan video konferanslar ve toplantılardan sonra, sanal fuarlar veya sanal alım heyetleri de hayatımıza girebilir mi? Bunun cevabını da kısa bir süre içerisinde beraber öğreneceğiz. O zamana kadar yapmamız gereken bu süreci etkin bir şekilde yönetebilmek. Internet sitemizi, sosyal medya hesaplarımızı etkin ve aktif bir şekilde kullanıp firmamızı daha görünür hale getirebiliriz. Online konferanslar ve/veya eğitimler düzenleyip internet üzerindeki varlığımızı da artırabiliriz. Hepimizin reklama doyduğu bu dönemde, içerik ağırlıklı bir pazarlama metodu faydalı olabilir. Arama trendlerini iyi takip ederek, insanların ve sektörlerin ihtiyaçlarını nasıl lehimize kullanabileceğimizi değerlendirip hızlı hareket etmek, doğru bir karar olacaktır. 

Her kriz kendi fırsatlarını doğurur. Bu kriz de kendi fırsatlarını doğuracaktır. Isaac Newton, veba salgını sırasında karantinada bulunduğu çiftlik evinde pek çok keşfe imza atmıştır. Hatta, yerçekimi kanunu keşfine ilham verdiğine rivayet edilen elma ağacının da bu çiftlikte olduğu söylenir. Bu süreçte keşifler, icatlar yapamasak da, kendimizi ve işimizi geliştirmek için bolca zamanımız var. COVID-19 daha uzunca bir süre bizimle kalacak gibi görünüyor ve hepimizin hayatını çoktan değiştirmeye başladı bile. Bu süreçte edinmiş olduğumuz bazı alışkanlıklar, bu süreci atlattıktan sonra da bizimle kalacaktır. Teknoloji firmaları bu konuda pek çok çalışma yapmaya başladılar bile. Bu sürece iyi bir şekilde yöneten firmaların süreci sıkıntısız bir şekilde atlattıkları gibi, bundan sonra hayatımıza girecek olan yeniliklere de aynı hızda uyum sağlayan firmalar, büyümeye devam edecektir.

Değişmez bir parçamız haline gelen maskelerimizin ardında büyük bir değişim var. 

Sağlıkla kalın.