160 Görüntüleme
Antik IoT: Nilometre - Macit Toksoy

Genel

Antik IoT: Nilometre - Macit Toksoy

Modern ısıtma, havalandırma, iklimlendirme ve soğutma bilimlerinin temellerinin atılması 1600’lü yıllara kadar geriye gitmesine rağmen, sensörler ve bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ile internetin çok yaygın hale gelmesi sayesinde, operasyonel verimliliği geliştirmesi söz konu olan ve 21.yüzyılın ilk çeyreğinde teknoloji dünyasına giren IoT’nin gideceği daha çok yol vardır.

1 Ekim 2019

Modern ısıtma, havalandırma, iklimlendirme ve soğutma bilimlerinin temellerinin atılması 1600’lü yıllara kadar geriye gitmesine rağmen, sensörler ve bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ile internetin çok yaygın hale gelmesi sayesinde,  operasyonel verimliliği geliştirmesi söz konu olan ve 21.yüzyılın ilk çeyreğinde teknoloji dünyasına giren  IoT’nin gideceği daha çok yol vardır. 

IoT tüm teknoloji dünyasına yeni bir bakış açısı getirmiştir. O bakış açısı da cihazların ve sistemlerin, tasarımlandığı ve planlandığı performansı ile hizmet üretip üretmediği sorusuna cevap aramaktır. Sayısal örnekler veren Başkan Boyce’un ve tesisat mühendisliği uzmanlarının görüşleri olumlu değildir. Olumlu olmamayı gerektiren doğal (kalıtımsal) nedenler olduğu gibi plan çevresinin değişimi gibi öngörülemeyen nedenler de vardır. Bu bakış açısı altında yapılacak şey operasyon esnasında önce ölçmeyi sonra da değerlendirmeyi gerektirmektedir. Modern sensör ve IT teknolojisi artık bunu kolaylıkla yapabilmeyi olanaklı kılmıştır. Ancak IoT’nin taşıdığı unsurlara sahip bir teknoloji binlerce yıl önce de kullanılmıştır. IoT uygulamasındaki ölçme, değerlendirme, veri depolama ve karar verme sürecini kullanan bu teknolojinin, Mısırda kökleri MÖ 5000 yıl önceye kadar giden bir uygulamada etkin olarak kullanıldığı görülmektedir. Mısırlı rahipler, uzun seneler boyunca Nil’i çeşitli sensörlerle (!) gözlemişlerdir. Kullandıkları sensörler ve veri depolama bulutu, Nil’e doğru inen bir merdiven, Nil içindeki bir dikilitaş, Nil ile bileşik kap oluşturan kuyular gibi , batı dünyasınca Nilometre olarak anılan yapılardır. 

Mısırlı rahipler her yıl Nil suyunun takvime bağlı yüksekliğini, bu sensörler üzerine çizgiler çizerek kaydetmişlerdir. Eş zamanlı olarak kaydedilen bir başka şey daha vardır. O da Nil’in  su seviyesinin kaydedildiği andaki sonuçlardır: Yöreyi su basması, bazı yörelerin su ile çevrilerek uzunca bir müddet ada formunda kalmaları, bazı yörelere hiç su gitmemesi veya çok su gitmesi, çok fazla suyun ekilmiş tohumları alıp götürmesi ve ertesi sene kıtlık çekilmesi vs gibi fiziksel sonuçlar. Bu sonuçlar ve nedenleri (büyük veri), muhtemelen parşömen kâğıtlara kaydedilmişlerdir.  Rahipler bu verileri analiz ederek, Nil’in su seviyesi ile ilgili sonuçları arasında zamana bağlı pozitif ilişkiler kurmuşlardır (veri analitiği). Bu çalışmaların sonucunda kalibre edilmiş Nilometreler tapınakların içinde veya tapınakların hemen yanında inşa edilmiştir; bu Nilometreler sadece rahipler ve firavunun bizzat kendisi tarafından kullanılabilmektedir. Yani sezonunda ve belki de birkaç senelik kuraklık olup olmayacağını ya da kıtlık veya bolluk olacağını (Firavunun yedi güneş yedi ay görmesi sonucu yedi sene bolluk yedi sene kıtlık olarak olarak anlamlandırılan rüyası!), insanların adalarda mahsur kalıp kalmayacağını, en önce ve sadece rahiplerle firavunlar bilmektedir. Sonuç olarak, şimdilerde söylendiği gibi verinin güce dönüşmesi, bir 21. Yüzyıl buluşu değildir.

Mısır’ı Müslümanların işgalinden sonra, söz konusu Nilometre bilgisi imamlar tarafından kullanılır olmuştur. Günümüzde de özenle korunan ve turistik olarak gezilebilen, müslümanlar tarafından Mikyas (al-Mikyas) olarak da adlandırılan Roda Nilometresi, 715 yılında,  ilk İslami sikkeyi de bastıran Halife Abdülmelik (Umayyad Caliph Abd al-Malik ibni Maravan) tarafından inşa ettirilmiştir. Bu Nilometre üzerindeki ölçü cetveli, Mısır’ın 1517 yılında Osmanlı idaresine geçmesinden sonra değiştirilmiştir. 1830 yılında romanlarıyla meşhur ama aynı zamanda iyi bir gezi yazarı olan Alexander Dumas,  Mısır’a yaptığı gezide Nilometreleri görmüş ve kitabına gördüklerini yazmıştır. Burada değişik sayıda ve uzunluklarda çentikler vardı. Bunlar taşkının yılın hangi aylarında olduğunu ve hangi zamanlarda gerçekleşerek ne kadar yayıldığını açıklamaktaydı. Bu sayede onlar uzun bir zaman boyunca hangi yıllar suların çok verimli olduğunu da kayıt altına alabilmişlerdi. Bu yapılar Mısırlılar tarafından yaygınlaştırılmıştı. Yani nehrin üzerinde başka yerlerde de vardı. Onların ardından da bu topraklara egemen olan Müslümanlar tarafından da öğrenilmiş, dikkatlice onarılmış ve kullanılmıştı. Örneğin hala yılın belli zamanlarında görevli imamlar buraya geliyor ve ölçüm yaparak Nil’in kenarında yaşayan Müslümanları toprağın verimliliği ve kısırlılığı üzerine uyarılarda bulunuyor ve büyük bir taşkın olacağını önceden tahmin ederek insanların uzun bir süre boyunca Nil’in genişleyen su yüzeyinde hapis kalmalarını önlüyorlardı’’Alexander Dumas. Mısır ve Sina’da On Beş Gün.